İBN TEYMİYYE VE MECÂZ

TECSİM MESELESİNDE İBN TEYMİYYE'NİN TUTUMU



TECSİM MESELESİNDE İBN TEYMİYYE'NİN TUTUMU

Tecsim meselesinde İbn Teymiyye'nin mezhebinin hakikati iki kısımda değerlendirilecektir.

Birinci Kısım: "Tecsim" lafzının kullanımı hakkında İbn Teymiyye’nin tutumu.

İkinci kısım: "Tecsim" lafzına yüklenen mânalar hakkında İbn Teymiyye’nin tutumu.

1. "TECSİM" LAFZININ KULLANIMI HAKKINDA İBN TEYMİYYE'NİN TUMUMUNA GELİNCE;

İbn Teymiyye, tecsim lafzının Allahu Teâlâ hakkında tâbir edilmesinin doğru olmayacağını açıkça belirtmiştir. Neyf veya isbat cihetinden olması arasında fark yoktur. "Allah cisimdir" veya "Allah cisim değildir" denilmez. İbn Teymiyye bu ifadeyi kullanmış ve birçok kez kitaplarında tekrar etmiştir. Aynı şekilde selef imamlarının da bu lafzı kullanmadığını belirtmiştir. Bu ifadenin beyanında şöyle der: "Tecsim, cevher, tahayyüz, cihet ve bunlar gibi lafızlara gelince; Allah hakkında nefy veya isbat yönünden Kuran ve Sünnet'te geçmemiştir. Aynı şekilde sahâbeden, onlara ihsan ile tâbi olan tâbiinden, Müslümanların Ehli Beyt’ten olan veya olmayan imamlarından kimse bunu söylememiştir. Onlardan hiçbirisi Allah hakkında bunu nefy veya isbat yönünden söylememiştir."1

İbn Teymiyye, bazı siyaklarda seleften bazılarının ikrarı ibtida cihetinden değil; muhalife cevap verme cihetinden, nefy bağlamında bu lafzı kullandığını söylemiştir.

İbn Teymiyye, bu hakikati ve bu lafzı kullanmanın caiz olmadığını ifade ettikten sonra, hükümde dayandığı sebeplere işaret etmiştir. Bu sebepler ise iki şeye dönmektedir: Birincisi, Kuran ve Sünnet'te vârid olmamasıdır. İkincisi ise, bu lafzın mücmel olduğundan sahih ve batıl mânaların muhtemel olmasıdır. Eğer herhangi bir lafız bu vasıfta olursa, onu kullanmak ve Allah'ın sıfatlarını tabir ederken ona itimat etmek caiz değildir.

İbn Teymiyye, cisim lafzını kullanmayı sahih mânada da kullanılsa bid’at saymıştır. Bu konuda şöyle demiştir: "Cisim lafzını nefy veya isbat yönünden kullanmak bid’attir. Allah'ın sıfatları hakkında cisim lafzını nefy veya isbat yönünden ıtlak etmek; Kuran'da, Sünnet'te, ümmetin selefinin ve imamlarının sözlerinde yoktur."2

Cisim lafzını kullananların en meşhurlarından olan Kerrâmiyye Mezhebi, "Allah cisimdir" diyerek bununla Allah'ın zatı ile kaim olmasını kastetmişlerdir. İbn Teymiyye, Kerrâmiyye Mezhebi ile münakaşa ettiğinde, onların sözünün mâna yönünden sahih olduğunu, Allah'ın nefsi ile kaim olduğunu; fakat onların cisim lafzını kullanmalarının şeriatta ve lügatte bid’at olduğunu söylemiştir.3

İbn Teymiyye, bu hükmü ve cisim lafzını kullanmanın bid’at olduğunu ifade ettiğinde, mânayı beyan eden bir karinenin bulunduğu zaruret hali dışında, bu lafzı kullanmanın caiz olmadığını söylemiştir. İbn Teymiyye’ye göre zaruret hali; hitabın, cisim lafzını kullanmadan sözü anlamayan bir topluluğa olması durumudur. Bu durumda (cisim) lafzı(nı) kullanmanın caiz olduğunu söylemiştir. Lakin ondan kastedilen mânayı beyan eden karineler olması gerekir.

‌Bu, bazı muasır Eş'arîlerin, İbn Teymiyye'nin sözünü anlamadaki hatalarını gösteriyor. Onların bazıları, İbn Teymiyye'nin, mâna sahih olduğu taktirde cisim lafzını doğruladığını söylemişlerdir.

Ve yine cisim lafzının sahih mânada kullanıldığı taktirde, Allah hakkında mutlak olarak kullanmayı, aksi taktirde ise kullanmamayı ikrar ettiğini söylemişlerdir.

Bu söz doğru değildir. İbn Teymiyye, mânayı beyan eden bir karinenin bulunduğu zaruret hali dışında, mânası sahih olsa da bu lafzı kullanmanın men edilmesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.

2. İBN TEYMİYYE'NİN "TECSİM" LAFZINA YÜKLENEN MÂNALAR HAKKINDA TUTUMU İSE ŞÖYLEDİR:

İbn Teymiyye, mücmel bir lafız olan; bazısı sahih bazısı hatalı birçok anlam içeren cisim lafzını ele almıştır.

İbn Teymiyye ve diğer (bazı) imamlardan; İmam Ahmed, Darimî ve başkaları indinde bu gibi lafızlar "İstifsal Kaidesi" ile ele alınır. Bu kaidenin mânası ise şudur: Mücmel lafızlarda mutlak isbat veya mutlak nefy yapılmaz. Tafsilata gidilmesi ve delalet ettiği mânaların ayırt edilmesi gerekir. 

İbn Teymiyye bunu, cisim lafzını ele alırken açıkça tatbik etmiştir. İbn Teymiyye'nin cismin mânaları hakkında sözlerinin sonucu beş mânaya çıkar:

Birinci Mâna: Cismin lügatteki mânasıdır. İbn Teymiyye, cismin lügatteki anlamlarının ceset, vücut ve beden olduğunu söylemiştir. İnsan ve hayvanların tamamının lügatte cisim olarak isimlendirilmesi mümkündür. Ancak masa, mescid gibi eşyalar lügatte cisim olarak isimlendirilmez. Bunu te’kid etmek için de bazı lügat alimlerin sözlerini nakletmiştir.  Sonra Allah ile ilgili bu mânanın kullanımı ve manaya bu şekliyle itikad etmek hakkında tutumunu şu şekilde beyan etmiştir: “Cisim lafzı mücmel bir lafızdır. Mânası ise lügatte bedendir. Kim “Allah insanın bedeni gibidir” derse, Allah'a iftira atmıştır."4

İkinci Mâna: Terkip mânasıdır. Yani cisim, birkaç şeyden bir araya gelen bileşimdir. Buna göre insan, masa, cep telefonu, mescid ve başka şeyler cisim olarak isimlendirilir.  Terkip ister felsefecilerin indinde olduğu gibi madde ve suretten olsun ister kelamcıların indinde olduğu gibi cevâhir-i ferd olsun ister terkibin diğer çeşitleri olsun; genel olarak onu bir araya getiren değer terkiptir. Cisimden mürekkep olan şey ise tartışmalıdır.

İbn Teymiyye, bu mânayı zikretmiş ve onu şeriat ve lügat gibi birçok yönden iptal etmiştir. Tutumunu ise şöyle beyan etmiştir: "Kim 'Allah cisimdir' der ve bununla onun cüzlerden bir araya geldiğini kastederse, bu batıl bir sözdür."5

Üçüncü Mâna: Üç boyut -uzunluk, genişlik, derinlik- ile mevsuf olan şeydir. Bunun mânası şudur: Uzun, geniş ve derin olan şey cisimdir. Felsefecilerin indinde meşhur olan mâna budur. Felsecilerden İbn Sina ve başkaları bu görüştedir.

İbn Teymiyye, bu sözün batıl olduğunu, seleften ve Müslümanlardan herhangi birinden (böyle bir tarifin) bilinmediğini belirtmiştir.

Dördüncü Mâna: Mevcud olan veya nefsi ile kaim olan mânasıdır. Böylece her mevcud olan veya her nefsi ile kaim olan cisim mânasına gelir. Cismin bu mânada kullanımı Kerrâmiyye Mezhebi indinde çoktur.

İbn Teymiyye, bu mânanın sahih ve makbul olduğunu söylemiştir. Fakat cisim lafzını Allah hakkında mutlak kullanmak şeriatta ve lügatte bid’attir. İbn Teymiyye mânayı kabul eder fakat, Allah'ı tabir ederken bu lafzı kullanmayı reddeder.

Beşinci Mâna: Sıfatlara sahip olan mânasıdır. Burada mâna şudur: Sıfatlara sahip olması mümkün olan her şey veya uluv, istiva, kadem, iki yed, vech gibi zâtî ve manevî sıfatlara sahip olan varlık cisimdir. 

Muattıla ve Müleffika'nın "Allah cisim değildir" derken kastettikleri mâna da budur. Muattıla'ya göre Allah hiçbir sıfatla, Müleffika'ya göre ise bazı sıfatlarla sıfatlandırılamaz.

İbn Teymiyye bu mâna hakkında tutumunu şöyle beyan etmiştir: "Eğer cisim lafzıyla, sıfatlarla mevsuf olanı, nefsi ile kaim olanı, başkasına benzemeyen ve kendisine işaret edilmesi mümkün olan -uluv sıfatında-, ellerin kendisine kaldırılanı kastediyorsan, şüphesiz ki Kur’an Allah'ın ilim, kuvvet, rahmet, vech, iki yed ve başka sıfatlara sahip olduğunu haber vermiştir. Ve yine haber vermiştir ki: "Güzel sözler O’na yükselir; salih amelleri de O yüceltir. "... Kur’an; Allah'ın kullarına uluvvunun, O’na yükselmenin, O’ndan ve O’nun indinden inmenin beyanı ve ilminin, rahmetinin ve diğer sıfatlarının isbatı ile doludur."6

İbn Teymiyye'nin takririnin sonucu şudur: Eğer cisim lafzı ile zati ve manevi sıfatların isbatını kastediyorsanız, biz bu mânaları isbat ediyor, fakat cisim lafzını sıfatları tabir ederken kullanmayı doğru bulmuyoruz. Eğer derlerse ki: Sizin bu sıfatları isbat etmeniz tecsimi gerektirir. Biz de deriz ki: Eğer bunu tecsim olarak isimlendiriyorsanız bilin ki, sizin onu mücerred olarak tecsim diye isimlendirmeniz onun batıl olduğuna delil değildir. Çünkü şer'î naslar bunu isbat etmiştir. Cisim lafzına gelince biz kullanmıyoruz ve kullanmayı da reddediyoruz.

Eğer derlerse ki: Sıfatların isbatı; terkibi, cüzlerin bazısının bazısından ayrılabilmesini ve üç boyut ile vasıflanabilmesini gerektirir. Onlara şöyle denilir: Bunu doğru bulmuyoruz. Bu tür şeyler mahlukata has özelliklerdir, Allah'ın bunlarla vasıflanması gerekmez. Bunu ancak siz söylüyorsunuz. Çünkü siz Allah'ı, yarattıklarına benzettiniz ve sıfatları isbat etmenin bu mânaları gerektirdiğini vehmettiniz. Nasıl Allah için diğer zatlara benzemeyen zat isbat ediyorsanız, aynı şekilde başka sıfatlara benzemeyen sıfatlar isbat edin. 

Tecsim şüphesiyle teamülde doğru yol budur. Eğer Muattıla ve Müleffika tecsim deliliyle delil getirirse onlara daha önce söylenen şey söylenir: Muhakkak bu hüccet açık olmayan mücmel lafızlara mebnidir. Cisim lafzıyla ne kastediyorsunuz? Eğer bununla Allah'ın zâtî ve ihtiyarî sıfatlarla vasıflanmasını kastediyorsanız, biz Allah'ın bunlarla vasıflanmasını kabul ediyoruz. Kuran ve Sünnet'in kat'i nasları bizimledir. Bu sıfatları isbat etmeyi mücerred olarak tecsim diye isimlendirmeniz onun batıl olduğuna delil değildir. Bilakis hakikatte o, mahall-i nizâ ile istidlalde bulunmaktır. Mahall-i nizâ ile istidlalde bulunmak mantıkçılar indinde musâdere ale'l-matlûb7 diye isimlendirilen meşhur bir yanılgıdır.

Eğer bununla başka mânalar kastediyorsanız bunları bize söyleyin. Getireceğiniz her muayyen mânaya onu has kılan bir hüküm vereceğiz. Cisim lafzı veya diğer mücmel lafızlardan biri ile mücerred bir isimlendirmeye itimat etmeyiz.

Kaynaklar_________________________
1) Minhacu's-Sunneti'n-Nebeviyye 2/527
2) Beyanu Telbisi'l-Cehmiyye 1/550
3) Bkz. Mecmuu'l-Fetava 5/420
4) Camiu'l-Mesail 206
5) Tefsiru Surati'l-İhlas 47
6) Der'u Tearudi'l-Akli ve'n-Nakli 10/309
7) İspata muhtaç olan bir şeyi, başka bir şey için delil yapmak.



el-Ukûdu'z-Zehebiyye, 1/201-204
Dr. Sultân b. Abdurrahmân el-Umeyrî
Ümmül Kurâ Üniversitesi Akîde Bölümü Öğretim Görevlisi

*Tercüme için müelliften izin alınmıştır.
Alper Türkmen

05.04.2020