İBN TEYMİYYE VE MECÂZ

İBN TEYMİYYE'YE GÖRE "LEVLÂKE" HADİSİNİN MANASI

 Şeyhulislam İbn Teymiyye şöyle diyor:

Muhammed ﷺ Âdemoğlunun seyyidi, mahlûkatın en üstünü ve en keremlisidir. Bundan dolayı bazıları şöyle demiştir: “Allah âlemi onun için yaratmıştır. O olmasaydı arşı, kürsüyü, yeri, göğü, ayı, güneşi yaratmazdı.” Fakat bu Nebi ﷺ’den sahih olarak da zayıf olarak da hadis olarak gelmemiştir. Hadis âlimlerinden kimse bunu Nebi ﷺ’den aktarmamıştır. Hatta bu söz sahabeden de bilinmemektedir. Bilakis bu söyleyeni bilinmeyen bir sözdür. Sahih bir şekilde tefsir edilmesi ise mümkündür. 


“Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından sizin hizmetinize verendir” (Câsiye, 45/13) ve “…emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır. O, âdetleri üzere hareket eden güneşi ve ayı sizin hizmetinize sunan, geceyi ve gündüzü sizin emrinize verendir. O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız” (İbrâhim, 14/32-34) gibi âyetler, mahlûkatın Âdemoğlu için yaratıldığını beyan etmektedir. Malumdur ki, Allah’ın böyle yapmasında bunun dışında ve bundan daha büyük hikmetler vardır. Fakat burada Âdemoğlunun menfaatine olan şeyleri ve onlara lütfettiği nimetleri beyan etmektedir.


Bir şey hakkında, ‘şunu şunun için yaptı veya şu olmasaydı bu yaratılmazdı’ ifadelerinde daha başka büyük hikmetler olamaz mı denilirse, evet olur. Âdemoğlunun salihlerinin en üstünü Muhammed ﷺ olduğuna göre, onun yaratılışının matlûb olan gaye ve maksûd olan hikmet-i bâliğa olması diğerlerinden daha büyüktür. Durum böyle olunca yaratılışın itmamının ve nihâî kemâlin Muhammed’in ﷺ yaratılmasıyla hâsıl olacağı ortaya çıkmaktadır.


Allah gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattı. Yaratmanın son günü cuma günüydü. Âdem’in yaratılışı o gündü ve son yaratılan oydu. O, cuma günü ikindi vaktinden sonra gün sonunda yaratıldı. Âdemoğlunun seyyidi Muhammed ’dir. Âdem de diğerleri de onun sancağı altında olacaktır. Nebi “Ben Allâh katında nebilerin sonuncusu olarak yazılmışken, Âdem daha balçık olarak yeryüzüne atılmıştı” (Müsned, 28/379) buyurmuştur. Yani Âdem yaratıldığında daha ruh üflenmeden benim peygamberliğim yazılıp izhâr edilmişti. Bu, tıpkı Allahu Teâlâ’nın, cenin anne karnındayken kendisine daha ruh üflenmeden o kulun rızkını, ecelini, amelini, saîd mi yoksa şakî mi olacağını yazması gibidir. İnsan yaratılmışların hâtemi ve sonuncusu olduğuna göre, mahlûkattaki bütün kemâlatı cemetmiş olmaktadır. İnsanların en üstünü ise, mutlak olarak kemâl bakımından mahlûkatın en faziletlisi olmuş oluyor. Muhammed bu âlemin kutbu olunca, o zaman hilkat noktasında gayelerin de gayesi olmuş olmaktadır. Bu durumda, ‘bütün mahlûkat onun için yaratıldı, o olmasaydı yaratılmazdı’ sözü inkâr edilemez. O zaman, “levlâke” ve benzeri sözler Kur’ân ve Sünnet’in delâlet ettiği şekilde tefsir edilirse bu kabul edilir.

Mecmûu’l-Fetâvâ 11/56-58