İBN TEYMİYYE VE MECÂZ

İBN TEYMİYYE'NİN KERBELÂ VÂKIASI İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. 

Hz. Hüseyin'in Irak'a Gitmesinin En Büyük Sebebi 

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Yola çıkmasının asıl sebebi; Irak'ta Şia'dan bâzılarının ona çokça mektup yazması, mektuplarda şeriatin değiştirilmesinden ve zulmün zuhûr etmesinden şikâyet etmeleri, şeriat ve adâletin ikâmesi için ona biat ve yardım etmeleri için (Irak'a) gelmesini istemeleriydi."

Câmiu'l-Mesâil 6/260

Yine dedi ki: "İlim ehlinden bâzı musannifler makbul senedlerle zikretmişlerdir ki; Hz. Hüseyin Hicaz'da iken Irak ehlinin ona gelmesi için yazdığı mektuplarda 'sünnet öldürüldü, bid'at ihyâ edildi' ve buna benzer daha başka şeyler yazıyordu. Hatta onların bir sandık dolusu veya daha fazlası mektup gönderdiği söylenmiştir."

Mecmûu'l-Fetâvâ 27/470

Hz. Hüseyin'in Irak'a Gitmemesi İçin Edilen Nasihatler

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Gelen çokça mektuplar üzerine Hz. Hüseyin Irak'a gitmek üzere yola çıkmak isteyince; İbn Ömer, İbn Abbâs, Ebû Bekr b. Abdirrahmân b. Hâris b. Hişâm gibi ilim ve din ehlinin ileri gelenleri ona gitmemesi için nasihat ettiler. Onun öldürüleceğini tahmin ettiler. Hatta bazıları 'seni Allah'a emânet eder ve seni ölümden korumasını dilerim.', bazıları da 'eğer araya girme olmasaydı seni tutar ve gitmekten men ederdim.' dedi. Hem onun hem de müslümanların maslahatını isteyerek ona nasihat ediyorlardı. Allah ve Rasûlü ancak doğruluğu emreder, fesâdı değil. Görüşler ise bâzen isâbet eder, bazen hata eder. 

Ne var ki onların dediği gibi oldu. Yola çıkmak, din için de dünyâ için de bir maslahat olmadı. Bilâkis o zâlim despotlar fırsat buldular ve Rasûlullah ﷺ'in torununu mazlûm bir şehîd olarak katlettiler. Yola çıkması ve öldürülmesi sebebiyle, eğer beldesinde kalsaydı ortaya çıkmayacak fitneler hâsıl oldu. Onun hayrı elde etmek ve şerri def etmek için niyet ettiği hiçbir şey gerçekleşmedi. Aksina onun yola çıkması ve öldürülmesi sebebiyle şer daha çok arttı ve hayır azaldı. Bu, çok büyük bir şerre sebep oldu. Osman'ın öldürülmesi bâzı fitneleri gerektirdiği gibi Hz. Hüseyin'in öldürülmesi de bâzı fitneleri gerektirdi."

Minhâcu's-Sunne 4/530

Hz. Hüseyin Savaş Niyetiyle Yola Çıkmamıştı

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin savaşmak isteyerek yola çıkmadı. İnsanların ona itaat edeceğini zannetmişti. Kendisini terk ettiklerini görünce ya beldesine dönmek, ya suğur (cihad) bölgesine gitmek ya da Yezid'in yanına gitmek istedi. O zâlimler ise bunların hiçbirini yapmasına imkan vermediler. Onu Yezid'e esir götürmek istediler. O ise buna yanaşmadı ve mazlûm bir şehîd olana kadar savaştı. Fakat savaşı başlatmak gibi bir kastı yoktu."

Minhâcu's-Sunne 4/42


Hz. Hüseyin Nasıl Katledildi?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin, amcasının oğlu Müslim b. Akil'i Kûfe ehline gönderdi ve bir grup ona tâbi oldu. Ubeydullah b. Ziyâd Kûfe'ye geldiğinde ise onun tarafına geçtiler ve Müslim b. Akil'i, Hâni b. Urve'yi ve başkalarını kalettiler. Bu, Hz. Hüseyin'e ulaşınca dönmek istedi.  Bu sefer karşısına Ömer b. Sa'd'ın birliği çıktı ve ondan teslim olmasını istediler. Hz. Hüseyin ise bunu kabul etmeyerek ya elini elinin üzerine koyması (biat etmesi) için kendisini amcasının oğlu Yezid'e götürmelerini, ya geldiği yere dönmeyi ya da suğur (cihad) bölgesine gitmeyi istedi. Onlar ise haksızca, zâlimce ve düşmanca bir tavır göstererek bunu yerine getirmeyi kabûl etmediler."

Mecmûu'l-Fetâvâ 27/471

Yine dedi ki: "Hz. Hüseyin, Irak ehlinin kendisine yardım edeceğini ve yazdıklarının yerine getireceklerini zannederek amcasının oğlu Müslim b. Akil'i onlara gönderdi. Onlar Müslim'e ihânet ederek onu öldürüp İbn Ziyâd'a biat edince geri dönmek istedi. Karşısına zâlim bir topluluk (Ömer b. Sa'd'ın birliği) çıktı. Onlardan ya Yezid'e gitmek, ya suğur (cihad) bölgesine gitmek ya da beldesine dönmek istedi. Teslim olana kadar bunlardan hiçbirini yapmasına imkân vermediler. O ise buna yanaşmadı ve mazlûm bir şehîd olana kadar savaştı."

Minhâcu's-Sunne 4/472

Hz. Hüseyin Ne Zaman Katledildi?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin, hicrî 61 senesinde Âşûrâ günü (10 Muharrem) şehîd oldu. Ve bu, Yezid'in saltanatının ilk yılıdır. Hz. Hüseyin, Yezid beldelerin yönetimini eline almadan önce şehîd oldu."

Minhâcu's-Sunne 4/522

Hz. Hüseyin Nerede Katledildi ve Cesedi Nereye Defnedildi?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin, Fırat yakınlarında Kerbelâ'da katletildi ve oraya defnedildi. Başı da Kûfe'deki Ubeydullah b. Ziyâd'a iletildi."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/507

Yine dedi ki: "Hz. Hüseyin'in bedeni ittifâk ile Kerbelâ'dadır."

Mecmûu'l-Fetâvâ 27/493

Hz. Hüseyin'in Başı Nereye Defnedildi?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin b. Ali'nin başının nerede olduğu konusunda ilim ehlinin tercihi, Zübeyr b. Bekkâr'ın 'Ensâbu Kureyş' kitabında zikrettiğidir. Ki Zübeyr b. Bekkâr bu konularda oldukça geniş bilgi sahibi ve en güvenilir tarihçidir. Ona göre, Hz. Hüseyin'in başı Medine'ye götürülmüş ve burada defnedilmiştir. Zübeyr'in bu söylediği gayet uygundur, çünkü kardeşi Hz. Hasan, amcasının babası Abbas, oğlu Ali vs. gibi yakınları burada gömülüdür. 

Zû'n-Nesebeyn beyne Dihye ve'l-Hüseyn lakabıyla bilinen Ebu'l-Hattâb b. Dihye, el-İlmu'l-Meşhûr fi Fadli'l-Eyyâmi ve'ş-Şuhûr isimli eserinde, Zübeyr b. Bekkâr'ın, Muhammed b. Hasan hakkında söylediklerini söz konusu ederken şöyle demektedir: Hz. Hüseyin'in başı getirildiğinde Ümeyyeoğulları Amr b. Saîd'in yanındaydılar. O sırada bağırıp çağırmalar duydular. Ne oluyor? diye sorduklarında kendilerine: Bunlar Hâşimoğulları'nın kadınları, Hz. Hüseyin b. Ali'nin başını gördüklerinde ağlamaya başladılar, denildi. Hz. Hüseyin b. Ali'nin başı getirildi ve Amr'ın yanına içeriye alındı. Bunun üzerine Amr: 'Allah'a yemin ederim ki, Emîru'l-Mu'minîn'in onu bana göndermesini arzu etmezdim.' Ebu'l-Hattâb, bunları naklettikten sonra şöyle demektedir: Bu rivâyet Hz. Hüseyin'in başının Medine'ye getirildiğine delildir. Zaten bu konuda sahih olan da budur. Bu rivâyeti bize nakleden Zübeyr neseb ilminin en bilginidir. Ebu'l-Hattâb daha sonra şöyle devâm etmektedir: Başının Askalân'daki bir ziyâretgâhta olduğuna dâir iddâlar bâtıl olup azıcık aklı olan kimse buna inanmaz. Çünkü Ümeyyeoğulları'nın ortaya koydukları öldürme, düşmanlık ve kinleriyle birlikte bir ziyâretgâh inşâ etmeleri düşünülemez."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/509

Hz. Hüseyin'in Başı Şam'daki Yezid'e Götürüldü mü?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Şam'daki Yezid'e götürüldüğü meselesi, munkatı senedlerle rivâyet edilmiş olup böyle bir şey sâbit değildir. Hatta bu rivâyetlerin uydurma olduğuna işâret eden hususlar vardır. Çünkü söz konusu rivâyetlerde Yezid'in, (Hz. Hüseyin'in) dişlerini bir çubukla dürttüğü, orada hazır bulunan Enes b. Mâlik ve Ebû Berze gibi sahâbenin bu davranışa karşı çıktıkları kaydedilmektedir ki bu, bir iltibas (karıştırma)dır. Zira bu davranışta bulunan, Ubeydullah b. Ziyâd'dır. Sahihlerde ve müsnedlerde nakledilen budur. Yâni bu rivâyetlerde Yezid, Ubeydullah b. Ziyâd'ın yerine konulmuştur. Kuşkusuz öldürülmesini emreden de Ubeydullah b. Ziyâd idi ve başı da bu şahsa götürülmüştü. Nitekim bu sebeple İbn Ziyâd daha sonra öldürülmüştür. Bu işin İbn Ziyâd tarafından yapıldığını belirten diğer bir husus rivâyetlerde söz konusu edilen Enes ve Ebû Berze gibi sahabîlerin Şam'da değil, Irak'ta bulunmalarıdır. Bu yalanları uyduranlar, câhil kimseler olup görüşlerine neyi delil getireceklerini de bilmemektedirler."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/507

Hz. Hüseyin'in Başı Mısır'a Götürüldü mü?

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Başının Mısır'a götürüldüğü meselesine gelince, bu âlimlerin ittifâkıyla yanlıştır. Âlimler, Kâhire'de 'Meşhedu'l-Huseyn' denilen yerde Hz. Hüseyin'in başının bulunmadığını ittifâkla söylemektedirler. Aslında bu mesele, iki yüz yıl hüküm süren ve Nûruddin Mahmud döneminde hâkimiyetleri son bulan Ubeydullah b. Kaddâhoğulları'nın hâkimiyetlerinin son dönemlerinde uydurulmuştur. Bunlar kendilerinin, Fâtıma'nın soyundan geldiklerini ve Seyyid olduklarını söylerler. Neseb ilmi bilginleri ise, sahih bir neseblerinin bulunmadığını ifâde ederler. Dedelerinin, eş-Şerif el-Huseynî'nin beslemesi olduğu ve bu sebeple Seyyidlik iddiâsında bulundukları da söylenir."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/508


Hz. Hüseyin'in Katledilmesi Çok Büyük Bir Cürümdür 

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin'i öldüren, öldürülmesine yardımcı olan ya da buna rızâ gösteren kimseye gelince; Allah'ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onun üzerine olsun, onun hiçbir ameli kabul edilmesin."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/487

Yine dedi ki: "Elbette Hz. Hüseyin'in böylece öldürülmesi, büyük bir felâketti. Çünkü onun ve daha önce de Hz. Osman'ın şehid edilmeleri, bu ümmet arasında çıkan fitnelerin en önemli sebeplerindendir. Hz. Hüseyin ve Hz. Osman'ın kâtilleri de Allah nezdinde insanların en şerlileridir."

Mecmûu'l-Fetâvâ 3/411

Not: Şeyhülislâm'ın ilk sözünde ettiği lânet, Rasûlullah ﷺ'in Medine ehline zulmedenler için yaptığı lânetle aynıdır: “Kim Medine ehlini onlara zulmederek korkutursa, Allah da onu korkutsun. Allah’ın, meleklerin, bütün insanların lâneti üzerine olsun. Kıyâmet gününde de onun hiçbir ameli kabul edilmesin." Yezid, Medine ehline zulmettiği için bu lânetten nasibini almıştır.

Allah Bu Musîbet İle Hz. Hüseyin'in Derecesini Yükseltmiştir

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Hz. Hüseyin, Âşûrâ günü zâlim âsi bir grup tarafından katledildiğinde, Allah Ehl-i Beyt'ten Hamza, Ca'fer, babası Ali ve başkalarını şehâdetle şereflendirdiği gibi onu da şehâdetle şereflendirdi. Şehâdet ile Allah onun konumunu ve derecesini yükseltti. O ve kardeşi Hz. Hasan cennet gençlerinin efendileridir. Yüksek konumlara ancak musîbetler ile ulaşılır. Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: 'İnsanların en çok musîbete uğrayanları evvelâ peygamberlerdir, sonra derecelerine göre sâlihler gelir. Kişi dinine göre belâ ve imtihanlara mâruz kalır. Eğer dine bağlılığı varsa, belâsı daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musîbetlerle karşılaşır. Kişiye belâlar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.' (Tirmizi ve başkaları rivâyet etti)"

Mecmûu'l-Fetâvâ 25/302

Hz. Hüseyin'i Katledenlerin Cezâsı

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Zührî'nin 'Hz. Hüseyin'i katledenlerden dünyada cezâlandırılmayan kalmadı' sözüne gelince; bu mümkündür. Cezâsı en hızlı olan günah zulümdür. Hz. Hüseyin'e zulmetmek ise en büyük zulümdür"

Minhâcu's-Sunne 4/560

Hâfız İbn Kesir dedi ki: "Dünyada onların az bir kısmı hastalık ile ucuz kurtuldu. Çoğu da aklını kaybetti." 

el-Bidâye ve'n-Nihâye 11/576

Hz. Hüseyin'e Verdikleri Sözde Durmayan Kûfe Ehlinin Allah Tarafından Cezâlandırması

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Ömer b. Hattâb'ın ve Ali b. Ebi Tâlib'in onlar hakkındaki duâsı gerçekleşti. Hattâ Allah onlara Haccâc b. Yusuf'u musallat eti. Haccâc onların ne iyiliğini kabûl ediyordu ne de kusurlarını affediyordu. Haccâc'ın şerri onların tamâmını kapsayıncaya kadar devâm etti."

Minhâcu's-Sunne 2/92

Ehli Beyt'in Ehli Sünnet İndindeki Konumu

Şeyhülislâm İbn Teymiyye dedi ki: "Moğol komutan: Ehli Beyt'i sevmiyor musunuz? dedi. Dedim ki: Aksine, onları sevmek bizce farzdır ve ifâ edilmesi gereken bir görevdir. Kişi, onları sevmekten dolayı mükâfatlandırılır. Çünkü Müslim'in Sahih'inde naklettiği bir rivâyete göre Zeyd b. Erkam şöyle demektedir: Rasûlullah ﷺ Mekke ile Medine arasında 'Hum' denilen bir göl yatağında bize bir hutbe verdi ve bu hutbesinde şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! Size iki değerli şey bıraktım. Bunlardan biri: Allah'ın Kitabı'dır." Allah'ın kitabından sözetti ve ona sarılmamızı sıkı bir şekilde tavsiye etti. Sonra şöyle devâm etti: "Diğeri de: Akrabam, Ehli Beyt'imdir. Ehli Beyt'im konusunda size Allah'ı hatırlatırım. Ehli Beyt'im konusunda size Allah'ı hatırlatırım." (Müslim)

O Moğol komutanına ayrıca şöyle dedim: Biz namazımızda her gün şöyle deriz:

"Allah'ım! İbrâhim ve âilesine salât ettiğin gibi Muhammed'e ve âilesine de salât et. Şüphe yok ki sen, övülensin, azamet ve celâl sâhibisin. Allah'ım! İbrâhim ve âilesinin feyiz ve bereketini arttırdığın gibi Muhammed ve âilesinin de feyiz ve bereketini artır. Şüphe yok ki sen, övülensin, azamet ve celâl sâhibisin."

O zaman Moğol komutan: Peki onlara buğz besleyen kim? dedi. Dedim ki: Kim onlara buğz besliyorsa Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun, onun hiçbir ameli kabul edilmesin."

Mecmûu'l-Fetâvâ 4/487