İBN TEYMİYYE VE MECÂZ

İBN TEYMİYYE'NİN MEVLİD KANDİLİ ÜZERİNE SÖZLERİ

Hamd, yalnızca Allah'adır.

Bazı cahil insanların Şeyhulislam İbn Teymiyye'nin (rahimehullah) sözlerini kırparak mevlid kutlamalarını meşru gördüğünü ve bununla Şeyhulislam'ın sözlerinin çeliştiğini iddia ettiklerini gördüm.

Müddeiler Şeyhulislam'ın şu sözünü getiriyorlar:

"Bazı insanların yaptığı gibi mevlid kutlamak ve onu bayram edinmek, iyi niyetinden ve Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) tazimden ötürü kişiye büyük bir sevap kazandırır." [1]

Halbuki Şeyhulislam bir kaç sayfa öncesinde mevlid kutlamanın bidat olduğunu, bunun bizden daha hayırlı olan selefin yapmadığını, fakat yapan kişinin bidatından dolayı değil de iyi niyetinden dolayı bundan ecir alabileceğini söylemiştir:

"... Aynı şekilde bazı insanlar, (Mevlid-i Nebevî'yi) ihdâs ederek İsâ -aleyhisselâm-'ın doğum gününü kutlamada ya hristiyanlara benzemek istemektedirler ya da Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e sevgi ve tazimlerini göstermek için yapmaktadırlar. Allah Teâlâ, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününü bayram edinme bid'atına değil de -ki O'nun doğumu konusunda insanlar ihtilaf etmişlerdir- belki bu sevgi ve gayretlerinden dolayı onlara ecirlerini verebilir. Fakat ilk Müslümanlar, bunu yapmaya güçleri yettiği ve yapmaya hiçbir engel olmamasına rağmen bunu yapmamışlardır. Eğer bu davranış sadece hayır veya tercih edilen bir davranış olsaydı, bizden önce buna daha lâyık olan ilk Müslümanlar yaparlardı. Çünkü onlar, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i bizden daha çok seviyorlar ve O'na, bizden daha çok saygı gösteriyorlardı. Zirâ onlar, hayırda bizden daha çok gayretliydiler. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i tam anlamıyla sevmek ve O'na saygı göstermek; O'na tâbi olmak, O'na itaat etmek, O'nun emrine uymak, gizli olsun, açık olsun, O'nun sünnetini yaşatmak (ihyâ etmek), gönderilmiş olduğu şeyi yaymak, bu uğurda kalp, el ve dil ile cihad etmektir. Çünkü bu, Muhâcir, Ensar ve onlara güzellikle tâbi olan ilk Müslümanların (selef-i sâlihin) izlediği yoldur." [2]

Nitekim Şeyhulislam Mısır camisinde kendisini tuzak kurarak döven kimseler içinde "Onlar bu yaptıkları işten dolayı sevap ve ecir bile almış olabilirler." demiştir. Kendisine "O zaman sen batıl yolda onlar da hak yolda olmuş olur. Onların ecir aldıklarını söylüyorsan o zaman onları dinle ve onların görüşlerine uy!" denildiğinde ise meseleyi şöyle izah etmiştir: "Durum sizin iddia ettiğiniz gibi değil! Şöyle ki onlar, ictihad edip yanılmış olabilirler ve bu yaptıklarını da ictihadları sebebiyle yapmış olabilirler. İctihâd edip yanılan kimse için de bir ecir vardır!” [3]

Velhasıl, ortada müddeilerin iddia ettiği gibi mevlidi meşru görme veya tenakuz durumu yok. Mesele bu kişilerin fıkıh ve usulden uzak olmaları.

İddia edilen sözün siyak ve sibakı şu şekildedir:

"İyi bilmek gerekir ki, insan "yapmamaya" değil, "yapmaya" yatkın ve istekli bir yapıda yaratılmıştır. İnsanlar bir şeyi yapmamayı, yapmaktan vazgeçmeyi, ancak başka bir şeyi yapmak için benimserler. Bu yüzden salih bir amele koşulmadıkça kötü veya kusurlu davranışlarını bırakmaz. Fakat şu gerçeği de göz önünden kaçırmamak gerekir ki, kötü davranışlar iyi amelleri bozdukları, gölgeledikleri için, iyi amelleri korumak amacı ile kötü davranışlar yasaklanmıştır.

Bu açıdan bakacak olursak, bazı insanların yaptığı gibi mevlid kutlamak ve onu bayram edinmek, iyi niyetinden ve Peygamber'e (sallallahu aleyhi ve sellem) tazimden ötürü kişiye büyük bir sevap kazandırabilir. Daha önce değindiğimiz gibi, tam anlamıyla doğru yolu bulmuş bir mü'min tarafından yapılınca kendisine çok görülecek, hatta kötü görülecek bazı davranışlar başka bazı kimseler için iyilik sayılabilir.

Nitekim İmam Ahmed'e, zamanın bir hükümdarı hakkında "Falanca, bir mushafı süslemek için bir sarı lira harcadı" dedikleri zaman imam böyle diyenlere "Bırakın harcasın, çünkü onun para harcadığı en hayırlı iş budur" diye cevap vermiştir. Oysa ona göre mushaf süslemek, aslında mekruhtur. Bu yüzden ashabımızdan (Hanbeliler) bazıları, imamın bu sözlerini söz konusu masrafın kağıt ve yazı yenilemesi için yapıldığını kabul ettiği biçiminde yorumlamışlardır.

Halbuki, bize göre, İmam'ın söylemek istediği bu değildi. O bu davranışın (yani mushafları süslemenin) hem faydalı yönleri ve hem de mekruh sayılmasına gerekçe olan sakıncalı tarafları olduğunu belirtmek istemiştir. Çünkü sözü edilen hükümdar gibileri, bu işi yapmadıkları takdirde onun yerine hiç yararı olmayan benzeri bir iş yaparlar. Mesela mushaf süslemek için harcanan bu parayı eğlence, şiir, eski İran veya eski Yunan felsefeleri ile ilgili kitaplar için harcayabilirler.

Aziz okuyucu! Bu aşamada yapman gereken şey, dinin özünü iyice kavrayarak çeşitli hareketlerin şeriat açısından içerdikleri fayda ve sakıncaları tespit etmek ve bunun sonucu olarak iyiliklerle kötülüklerin farklı derecelerini bilip çatışma durumunda daha önemli olanına öncelik tanımaktır. Peygamberlerin getirdiklerine uygun hareket etmek, gerçek anlamı ile budur." [4]

Şeyhulislam devamında amellerin kısımlarından ve hükümlerinden bahsetmiştir.

Allahu Teâlâ en iyi bilendir.

[1] İktidâu's-Sirâtı'l-Mustakîm, 2/126
[2] İktidâu's-Sirâtı'l-Mustakîm, 2/123-124
[3] el-Ukûdu'l-Durriyye, 225
[4] İktidâu's-Sirâtı'l-Mustakîm, 2/126-127